“Yeni Türkiye” ve “değerli”yorum
Neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirleyen “değerlerimiz”dir.
Ferdi alanda, aile içinde, okulda, işyerinde, birleştirici harç; “değerler” manzumesidir.
Hürmet’i nefs (özsaygı), aile huzuru, işyerinin sağlık ve emniyeti, hatta okullarımızda genç nesli geleceğe taşıyan eğitimin müfredatı “değerler”imizin keyfiyeti ile alakalıdır.
Şahsın iç çekişmeleri, nesiller arası çatışmalar, emeğin değerlendirilmesi ve emeğe olan saygının tartışılması, siyasilerin eğitimi siyasi araç olarak kullanmaları “değerler” zâfiyetinin delilidir.
Daha bir çok müşkülün mana temelinde olanın “değerler” çatışmasıyla karşılaşıyoruz.
Değerlerin zaafa uğramış olması toplumun vücut hücrelerinin intiharı olarak tanımlamak mübalağa olur mu? Bence olmaz.
Mallarımız, mülklerimiz el ile tutulur göz ile görülür varlıklarımız maddi kazanımlarımızdır.
Sevgi, saygı, sorumluluk, adalet, cömertlik, itimat, hürmet’i nefs(özsaygı), itimad-ı nefs (özgüven), tevazu, sabır, çalışkanlık, kanaatkârlık, alçakgönüllülük… mana ciheti ile kazanımlarımızdır.
Biriken mal mülk, bir manevi değere faydası cihetiyle itibar görür.
Sosyal adaletsizlikler, iktisadi dengesizlikler, içtimai çatışmalar, sapkın şahsiyetlerin hayat bulduğu yerler “İçtimai değerler” in değersizleştiği alanlardır.
Son ikiyüz yıldır sosyoloji alimleri içtimai değişim süreçleri üzerine fikri mülahazalar beyan edip toplumun refah ve mutluluğu için fiiliyat kalıpları tavsiye ediyorlar.
Toplum bilimcilerin mülahazlarından ideoloji olmayı başaranlar kendine uygulama alanları açabilmiş ‘izm’ler en fazla bir insan ömrü kadar teveccüh görebildi. Değişim süreçlerinde can ve mal kayıpları, perişan olan hayatlara rağmen ‘izm’ler deforme oldu nihai hedeflerine ulaşamadı, beklenen içtimai refah ve mutluluğu tesis edemedi.
İktisat, nüfus, siyaset ve coğrafi sınırlar vesair gelişmelerin zorladığı değişim içtimai değerlerin hissedilir ağırlığını arttırmalı, değerlerin yıpratılması ve hafifletilmesi sözkonusu olmamalıdır. Son yüz yılda iki dünya savaşının sebep olduğu değişikliklere rağmen “değerler”ini muhafaza edip içtimai barışı temin eden toplumları batı ve doğu kültürlerinde müşahede ediyoruz, İngiltere-Japonya.
Osmanlı Devletinin duraklama ve gerileme devrinden günümüze değerlerin hafife alındığı ve yıprandığına şahid olduk. Günümüze kadar gerçekleşen savaşlar, iktisadi ve kültürel değişim “değerler” manzumesini yıpratıp nesiller arası çatışmalara maalesef yeni alanlar açtı.
“Adalet ve Kalkınma” öncelikleri ile siyasete adım atan ve 12 yıldır iktidarda olan Ak Parti Hükümetleri son 2 iki yıldır aldığı kararlar ile “değerler” eğitimlerini eğitim ve öğrenim kurumlarında yaygınlaşmasını özel programlarla destekliyor.
“Yeni Türkiye” sloganı ile toplumun nazarlarını milli hedefler üzerinde toplamayı başaran hükümetlerimiz “değerler eğitimi” için verdikleri kararda hayli isabetli davranıyor.
Milli Hedefler toplum tarafından ruhen sahiplenilir ise her güçlüğe rağmen mutlaka elde edilir. Toplumun yapıtaşlarının harcı olan değerlerin önemi yeni nesillere öğretilmesine hız kesmeden devam edilmeli, değerler sistemi; günümüz içtimai ve iktisadi gelişmeler ışığında yeniden çerçevelenmelidir. “Değerler eğitimi” süreci iktisadi iyileşmelerden çok daha önemli parlak bir gelecek için umut verici bir gelişmedir.
Eğitim ve Öğretim organizasyonunu ilk duyduğumda hayli heyecanlanmıştım, iki yıl geçmesine rağmen bu konudaki faaliyetleri izledikçe heyecanım devam ediyor ve iyi bir gelecek için daha da umutlanmanın hayalperestlik olmadığı inancındayım.
Dünyadaki son on yıla ait değişiklikler, daha önceki 50 yıldaki değişime bedel sayılabilir.Gelecek on yıl içinde “değerler eğitim”lerinin ruh sağlığı yerinde, manen donanımlı bir gençlikle kazançlarımızı ömrümüz olursa birlikte müşahede edeceğiz.
Adaletli sağlıklı-emniyetli iktisadi alanlara özlem duyanlar, nesiller arası çatışmalar ile boğuşan ebeveynler, gözümüz aydın olsun. Yeni Türkiye manevi değerleri ile donanmış bir nesil ile yurt içinde ve yurtdışında varlığını gelişerek sürdürecek.